Simge
New member
[color=]Freud Determinist mi? Kahve Sohbetinden Foruma Uzanan Bir Tartışma[/color]
Selam millet,
Geçen gün kafede oturmuş, kahvelerimizi yudumluyorduk. Konu nereden açıldı bilmiyorum ama birden Freud üzerine koyu bir sohbete daldık. Arkadaşlardan biri “Freud deterministtir kardeşim, insanın tüm davranışlarını bilinçdışı belirler” dedi, öteki itiraz etti: “Hayır ya, insanın seçimleri var, bu kadar da kaderci olunmaz!” O sırada aklıma geldi: Bu tartışmayı neden forumda açmayalım? Hem biraz kafa yoralım, hem de gülerek tartışalım.
[color=]Freud’un Determinizm Yaklaşımı[/color]
Freud’a göre insan davranışları rastgele değildir. Rüyalar, dil sürçmeleri, unutkanlıklar… Bunların hepsi bilinçdışının bir yansımasıdır. Yani insanın geçmişte yaşadıkları, çocukluk anıları, bastırılmış duyguları bugünkü seçimlerini etkiler. Buradan bakınca evet, Freud aslında determinist bir çerçeve çiziyor: Her davranışın bir nedeni vardır.
Ama işin mizahi tarafı şu: Freud’a göre “yanlışlıkla” yanlış kişiyi araman bile bilinçdışının planıdır. Hani bazen eski sevgiliyi yanlışlıkla ararsın ya, işte Freud der ki: “Hayır, o senin bastırılmış arzularının bilinçdışı patlamasıdır.”
[color=]Erkeklerin Stratejik Yorumu: Çözüm Arayışı[/color]
Forumda erkek üyeler bu meseleyi genelde çözüm odaklı ele alır. “Madem Freud deterministtir, o zaman insan davranışlarını önceden tahmin edebiliriz. Yani psikolojiyi matematik gibi kullanabiliriz!” diye yaklaşırlar.
Bir arkadaş şöyle der:
“Arkadaşlar, deterministse sorun yok. Yeter ki algoritmasını çözelim, her insanın ne yapacağını önceden planlarız. Tıpkı satranç hamlesi gibi.”
Bu stratejik bakış açısı biraz pratik ama aynı zamanda tehlikeli: İnsanları satranç taşına çevirmek, Freud’un da kabul etmeyeceği kadar mekanik olurdu.
[color=]Kadınların Empatik Yorumu: İlişki ve Duygu Odaklı[/color]
Kadın üyeler ise bu konuda daha empatik bir yaklaşım sergiler. Onlar için mesele “determinist mi değil mi” tartışmasından öte, bu düşüncenin ilişkiler üzerindeki etkisidir.
Bir kadın üye şöyle der:
“Eğer Freud haklıysa, partnerimizin davranışlarını anlamak için geçmişini bilmemiz gerekiyor. Çocukluğundaki travmalar, aile bağları, ilk aşkı… Bunlar bugün ilişkilerinde nasıl davrandığını belirliyor. Yani determinist olmak, aslında karşımızdakini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.”
Bu bakış açısı insanı mekanik bir varlık gibi görmek yerine, onun hikâyesini anlamaya odaklanıyor. Empati burada işin anahtarı.
[color=]Kültürel Perspektif: Doğu ve Batı Farkı[/color]
Batı’da Freud’un determinist yaklaşımı çoğu zaman eleştirilir çünkü bireysel özgürlük fikri Batı kültüründe çok önemlidir. İnsan “kendi seçimlerinin efendisidir” anlayışı baskındır.
Doğu toplumlarında ise kader ve yazgı kavramları daha güçlüdür. Bu yüzden Freud’un “her davranışın bir nedeni vardır” fikri, aslında Doğu kültürlerinin kader anlayışına çok da uzak değildir. Bir anlamda Freud’un determinist yanı, bizim kültürün “her şeyin bir sebebi vardır” sözüyle örtüşüyor.
[color=]Günlük Hayatta Freud’un Determinizmi[/color]
Bir düşünün: Sabah işe geç kaldınız. Freud der ki, bunun nedeni basit bir “alarm çalmadı” meselesi değil; belki de işe gitmek istemeyen bilinçdışınızın oyunudur. Ya da sınavdan önce kaleminizi kaybettiniz, Freud’a göre bu tesadüf değil; başarısız olma korkunuzun bir yansımasıdır.
Erkek bakışıyla buradan şöyle bir strateji çıkar: “O zaman alarmı iki kere kurayım, bilinçdışımın oyunu bozulur.”
Kadın bakışıyla ise: “Demek ki içten içe mutsuzum, belki işimi ya da sınav sistemini sorgulamam gerek.”
[color=]Determinist mi, Değil mi?[/color]
Asıl mesele şu: Freud’un düşünceleri tam anlamıyla determinist mi? Yoksa sadece bazı alanlarda mı bu şekilde yorumlanmalı? Çünkü Freud, bilinçdışının güçlü etkisinden bahsederken, aynı zamanda terapi yoluyla bu etkilerin farkına varılabileceğini de söyler. Yani insanın değişme ve seçim yapma gücü tamamen ortadan kalkmaz.
[color=]Forum Tartışmasına Açık Sorular[/color]
- Sizce insanın davranışları tamamen geçmişle mi belirleniyor, yoksa özgür iradeye yer var mı?
- Freud’un determinist yaklaşımı ilişkilerimizi daha iyi anlamamıza yardım eder mi, yoksa bizi zincire mi vurur?
- Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların empatik bakışı bu tartışmada nasıl bir denge kurabilir?
[color=]Sonuç: Freud’un Mirası[/color]
Sonuçta Freud’un determinist olup olmadığı tek bir cevapla bitmiyor. Erkekler için bu konu stratejik bir çözüm arayışına dönüşüyor, kadınlar için ise daha çok ilişkilerde anlayış geliştirme fırsatı. Freud’un asıl katkısı da belki burada: İnsan davranışlarının rastgele olmadığını, her şeyin bir hikâyesi olduğunu bize hatırlatması.
Belki de sorunun cevabı determinist olup olmamak değil, bizim bu bakış açısını kendi hayatımızda nasıl kullandığımızdır.
---
Peki siz ne dersiniz forum ahalisi? Freud determinist midir, yoksa biz mi fazla determinist davranıyoruz?
Selam millet,
Geçen gün kafede oturmuş, kahvelerimizi yudumluyorduk. Konu nereden açıldı bilmiyorum ama birden Freud üzerine koyu bir sohbete daldık. Arkadaşlardan biri “Freud deterministtir kardeşim, insanın tüm davranışlarını bilinçdışı belirler” dedi, öteki itiraz etti: “Hayır ya, insanın seçimleri var, bu kadar da kaderci olunmaz!” O sırada aklıma geldi: Bu tartışmayı neden forumda açmayalım? Hem biraz kafa yoralım, hem de gülerek tartışalım.
[color=]Freud’un Determinizm Yaklaşımı[/color]
Freud’a göre insan davranışları rastgele değildir. Rüyalar, dil sürçmeleri, unutkanlıklar… Bunların hepsi bilinçdışının bir yansımasıdır. Yani insanın geçmişte yaşadıkları, çocukluk anıları, bastırılmış duyguları bugünkü seçimlerini etkiler. Buradan bakınca evet, Freud aslında determinist bir çerçeve çiziyor: Her davranışın bir nedeni vardır.
Ama işin mizahi tarafı şu: Freud’a göre “yanlışlıkla” yanlış kişiyi araman bile bilinçdışının planıdır. Hani bazen eski sevgiliyi yanlışlıkla ararsın ya, işte Freud der ki: “Hayır, o senin bastırılmış arzularının bilinçdışı patlamasıdır.”
[color=]Erkeklerin Stratejik Yorumu: Çözüm Arayışı[/color]
Forumda erkek üyeler bu meseleyi genelde çözüm odaklı ele alır. “Madem Freud deterministtir, o zaman insan davranışlarını önceden tahmin edebiliriz. Yani psikolojiyi matematik gibi kullanabiliriz!” diye yaklaşırlar.
Bir arkadaş şöyle der:
“Arkadaşlar, deterministse sorun yok. Yeter ki algoritmasını çözelim, her insanın ne yapacağını önceden planlarız. Tıpkı satranç hamlesi gibi.”
Bu stratejik bakış açısı biraz pratik ama aynı zamanda tehlikeli: İnsanları satranç taşına çevirmek, Freud’un da kabul etmeyeceği kadar mekanik olurdu.
[color=]Kadınların Empatik Yorumu: İlişki ve Duygu Odaklı[/color]
Kadın üyeler ise bu konuda daha empatik bir yaklaşım sergiler. Onlar için mesele “determinist mi değil mi” tartışmasından öte, bu düşüncenin ilişkiler üzerindeki etkisidir.
Bir kadın üye şöyle der:
“Eğer Freud haklıysa, partnerimizin davranışlarını anlamak için geçmişini bilmemiz gerekiyor. Çocukluğundaki travmalar, aile bağları, ilk aşkı… Bunlar bugün ilişkilerinde nasıl davrandığını belirliyor. Yani determinist olmak, aslında karşımızdakini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.”
Bu bakış açısı insanı mekanik bir varlık gibi görmek yerine, onun hikâyesini anlamaya odaklanıyor. Empati burada işin anahtarı.
[color=]Kültürel Perspektif: Doğu ve Batı Farkı[/color]
Batı’da Freud’un determinist yaklaşımı çoğu zaman eleştirilir çünkü bireysel özgürlük fikri Batı kültüründe çok önemlidir. İnsan “kendi seçimlerinin efendisidir” anlayışı baskındır.
Doğu toplumlarında ise kader ve yazgı kavramları daha güçlüdür. Bu yüzden Freud’un “her davranışın bir nedeni vardır” fikri, aslında Doğu kültürlerinin kader anlayışına çok da uzak değildir. Bir anlamda Freud’un determinist yanı, bizim kültürün “her şeyin bir sebebi vardır” sözüyle örtüşüyor.
[color=]Günlük Hayatta Freud’un Determinizmi[/color]
Bir düşünün: Sabah işe geç kaldınız. Freud der ki, bunun nedeni basit bir “alarm çalmadı” meselesi değil; belki de işe gitmek istemeyen bilinçdışınızın oyunudur. Ya da sınavdan önce kaleminizi kaybettiniz, Freud’a göre bu tesadüf değil; başarısız olma korkunuzun bir yansımasıdır.
Erkek bakışıyla buradan şöyle bir strateji çıkar: “O zaman alarmı iki kere kurayım, bilinçdışımın oyunu bozulur.”
Kadın bakışıyla ise: “Demek ki içten içe mutsuzum, belki işimi ya da sınav sistemini sorgulamam gerek.”
[color=]Determinist mi, Değil mi?[/color]
Asıl mesele şu: Freud’un düşünceleri tam anlamıyla determinist mi? Yoksa sadece bazı alanlarda mı bu şekilde yorumlanmalı? Çünkü Freud, bilinçdışının güçlü etkisinden bahsederken, aynı zamanda terapi yoluyla bu etkilerin farkına varılabileceğini de söyler. Yani insanın değişme ve seçim yapma gücü tamamen ortadan kalkmaz.
[color=]Forum Tartışmasına Açık Sorular[/color]
- Sizce insanın davranışları tamamen geçmişle mi belirleniyor, yoksa özgür iradeye yer var mı?
- Freud’un determinist yaklaşımı ilişkilerimizi daha iyi anlamamıza yardım eder mi, yoksa bizi zincire mi vurur?
- Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların empatik bakışı bu tartışmada nasıl bir denge kurabilir?
[color=]Sonuç: Freud’un Mirası[/color]
Sonuçta Freud’un determinist olup olmadığı tek bir cevapla bitmiyor. Erkekler için bu konu stratejik bir çözüm arayışına dönüşüyor, kadınlar için ise daha çok ilişkilerde anlayış geliştirme fırsatı. Freud’un asıl katkısı da belki burada: İnsan davranışlarının rastgele olmadığını, her şeyin bir hikâyesi olduğunu bize hatırlatması.
Belki de sorunun cevabı determinist olup olmamak değil, bizim bu bakış açısını kendi hayatımızda nasıl kullandığımızdır.
---
Peki siz ne dersiniz forum ahalisi? Freud determinist midir, yoksa biz mi fazla determinist davranıyoruz?