İZTO’nun ocak ayı meclis toplantısı, meclis lideri Selami Özpoyraz yönetiminde gerçekleşti. görüşmede oda hesaplarının 2022 aralık ayı sonu itibariyle durumlarını gösterir mali, finansal tablolar ve hesapları inceleme kurulu raporu, meclisin onayına sunuldu. Odanın 2022 yılı kesin hesabı ve bilançosuna dair idare şurası teklifi ve hesapları inceleme kurulu raporu ibra edildi.
Yapılandırma Kanunu ile ilgili konuşan İZTO İdare Heyeti Lideri Mahmut Özgener, “Üyelerimizi ve tüm dallarımızı ilgilendiren taleplerden biri, kamu borçlarının bir daha yapılandırılması konusu. Stok affı, matrah artırımı, kasa affı üzere uygulamaları içeren yeni bir yapılandırma gündemde. Bu mevzuda birinci öncelikli taleplerimizin başında, tüm kamu ödemelerini sistemli olarak gerçekleştiren iş insanlarımıza teşvik edici bir indirim uygulanması geliyor” diye konuştu.
“ENFLASYON SİYASETİNİN İSTİKAMETİNİ ÖNGÖREBİLMEMİZ GEREKİYOR”
Ekonomik değerlendirmeler yapan Özgener, “Seçim daha sonrası enflasyon siyasetinin tarafını şimdiden önbakılırsabilmemiz gerekiyor. Zira özel kesimdeki fiyat ayarlamalarının aralık sonu enflasyonuna bakılırsa yapıldığını görüyoruz. Bu ayarlamalarla, enflasyonun 2023 sonunda hükümetin kestirimi olan yüzde 30’un altına düşmesi için, yılın ikinci yarısında talebin önemli bir biçimde daralması gerektiğini görüyoruz. Günümüz kaidelerinde mevcut büyümeyi canlı tutabilmek için iç tüketimin artması gerekli. Zira ihracat ve yatırımdan gelen sinyaller güçlü değil ve dış talebin büyümemize en azından 2023’ün birinci yarısında müspet bir katkı sağlamayacağı öngörüsü hakim. Yalnızca yurtiçi talebin dayanağı ile büyümeyi yüzde 5’in üstünde tutmaya çalışmak, enflasyonun talep kanalıyla yüksek kalmasına sebep olacaktır” tabirlerini kullandı.
“UYARI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ”
Maaş artırımları ve yeni kredi paketlerinin 2023 yılında büyümeyi hareketlendirebilme ihtimalinin olduğunu lakin bu durumun da bir daha enflasyonla çabada farklı bir olumsuz tablo ortaya çıkmasına niye olabileceğini belirten Özgener, “Parasal genişlemenin olduğu bir ortamda, harcamaların öne alınıp talep enflasyonunu körüklemesi ihtimali de kelam konusu. Piyasaya yönelik tesirler karşısında para tarafını bulmaya çalışıyor. Bu durum konut ve pay senedi piyasasında 2022 yılında resmi enflasyonun fazlaca üstünde fiyat artışları yaşanmasına sebep oldu. Bu değerlenmeler, piyasa kaidelerinin çok zorlanmasına karşı bir reaksiyon, ihtar olarak değerlendirilmeli” dedi.
“ENFLASYON-CARİ AÇIK-BÜYÜME ÜÇGENİ”
Seçim daha sonrası iktisatta oluşabilecek yavaşlama etkisinin, banka ve şirket bilançolarında oluşturacağı sonuca bakarak hesaplanması gerektiğine inandıklarını söyleyen Özgener, şu biçimde devam etti:
“İthalattaki artış ve cari süreçler açığının nasıl azalacağı konusuna da açıklık getirilmesi, belirsizliğin giderilmesi konusunda tesirli olacaktır. Mevcut programın cari süreçlerdeki yapısal açığı azaltma maksadı şu ana kadar tam olarak gerçekleşmedi. Yapısal olarak cari süreçler açığını düzeltmek için seçim daha sonrasında ne üzere adımlar planlandığını da bilmemiz gerekiyor. Memleketler arası kaynaklı gelebilecek negatif tesirlere karşı, enflasyon-cari açık-büyüme üçgeninde alternatif senaryo çalışmalarının hayata geçirilmesi gerektiğinin değer taşıdığını düşünüyorum.”
“EKONOMİK VARSAYIMLARDAKİ YANILMA HİSSEMİZ YÜKSEK”
Özgener, şu sözlerle devam etti: “Çözüm olarak düşük enflasyon ve makroekonomik istikrarı evvelandirerek sıkı para siyaseti ile kısa vadede yavaşlayan büyüme suratı nazaranbiliriz lakin bu yaklaşımın karşılığında fiyatlama şartlarındaki anomalilerin ortadan kalkacağını, kredibilitenin artacağını ve finansman kalitesinin güzelleşeceğini düşünüyoruz. Ülkemiz iktisadına yönelik öngörülebilir siyasetler uygulamamız gerektiği kanısındayım. Zira ekonomik parametreler birbirini açıklamıyor ve bu niçinle ekonomik varsayımlardaki yanılma hissemiz yüksek.”
Yapılandırma Kanunu ile ilgili konuşan İZTO İdare Heyeti Lideri Mahmut Özgener, “Üyelerimizi ve tüm dallarımızı ilgilendiren taleplerden biri, kamu borçlarının bir daha yapılandırılması konusu. Stok affı, matrah artırımı, kasa affı üzere uygulamaları içeren yeni bir yapılandırma gündemde. Bu mevzuda birinci öncelikli taleplerimizin başında, tüm kamu ödemelerini sistemli olarak gerçekleştiren iş insanlarımıza teşvik edici bir indirim uygulanması geliyor” diye konuştu.
“ENFLASYON SİYASETİNİN İSTİKAMETİNİ ÖNGÖREBİLMEMİZ GEREKİYOR”
Ekonomik değerlendirmeler yapan Özgener, “Seçim daha sonrası enflasyon siyasetinin tarafını şimdiden önbakılırsabilmemiz gerekiyor. Zira özel kesimdeki fiyat ayarlamalarının aralık sonu enflasyonuna bakılırsa yapıldığını görüyoruz. Bu ayarlamalarla, enflasyonun 2023 sonunda hükümetin kestirimi olan yüzde 30’un altına düşmesi için, yılın ikinci yarısında talebin önemli bir biçimde daralması gerektiğini görüyoruz. Günümüz kaidelerinde mevcut büyümeyi canlı tutabilmek için iç tüketimin artması gerekli. Zira ihracat ve yatırımdan gelen sinyaller güçlü değil ve dış talebin büyümemize en azından 2023’ün birinci yarısında müspet bir katkı sağlamayacağı öngörüsü hakim. Yalnızca yurtiçi talebin dayanağı ile büyümeyi yüzde 5’in üstünde tutmaya çalışmak, enflasyonun talep kanalıyla yüksek kalmasına sebep olacaktır” tabirlerini kullandı.
“UYARI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ”
Maaş artırımları ve yeni kredi paketlerinin 2023 yılında büyümeyi hareketlendirebilme ihtimalinin olduğunu lakin bu durumun da bir daha enflasyonla çabada farklı bir olumsuz tablo ortaya çıkmasına niye olabileceğini belirten Özgener, “Parasal genişlemenin olduğu bir ortamda, harcamaların öne alınıp talep enflasyonunu körüklemesi ihtimali de kelam konusu. Piyasaya yönelik tesirler karşısında para tarafını bulmaya çalışıyor. Bu durum konut ve pay senedi piyasasında 2022 yılında resmi enflasyonun fazlaca üstünde fiyat artışları yaşanmasına sebep oldu. Bu değerlenmeler, piyasa kaidelerinin çok zorlanmasına karşı bir reaksiyon, ihtar olarak değerlendirilmeli” dedi.
“ENFLASYON-CARİ AÇIK-BÜYÜME ÜÇGENİ”
Seçim daha sonrası iktisatta oluşabilecek yavaşlama etkisinin, banka ve şirket bilançolarında oluşturacağı sonuca bakarak hesaplanması gerektiğine inandıklarını söyleyen Özgener, şu biçimde devam etti:
“İthalattaki artış ve cari süreçler açığının nasıl azalacağı konusuna da açıklık getirilmesi, belirsizliğin giderilmesi konusunda tesirli olacaktır. Mevcut programın cari süreçlerdeki yapısal açığı azaltma maksadı şu ana kadar tam olarak gerçekleşmedi. Yapısal olarak cari süreçler açığını düzeltmek için seçim daha sonrasında ne üzere adımlar planlandığını da bilmemiz gerekiyor. Memleketler arası kaynaklı gelebilecek negatif tesirlere karşı, enflasyon-cari açık-büyüme üçgeninde alternatif senaryo çalışmalarının hayata geçirilmesi gerektiğinin değer taşıdığını düşünüyorum.”
“EKONOMİK VARSAYIMLARDAKİ YANILMA HİSSEMİZ YÜKSEK”
Özgener, şu sözlerle devam etti: “Çözüm olarak düşük enflasyon ve makroekonomik istikrarı evvelandirerek sıkı para siyaseti ile kısa vadede yavaşlayan büyüme suratı nazaranbiliriz lakin bu yaklaşımın karşılığında fiyatlama şartlarındaki anomalilerin ortadan kalkacağını, kredibilitenin artacağını ve finansman kalitesinin güzelleşeceğini düşünüyoruz. Ülkemiz iktisadına yönelik öngörülebilir siyasetler uygulamamız gerektiği kanısındayım. Zira ekonomik parametreler birbirini açıklamıyor ve bu niçinle ekonomik varsayımlardaki yanılma hissemiz yüksek.”