Nâzım Hikmet Türk Mü ?

Simge

New member
**\Nâzım Hikmet Türk Mü?\**

Nâzım Hikmet, Türk edebiyatının en önemli figürlerinden biri olup, hem edebi yönüyle hem de siyasi duruşuyla geniş bir etki alanı yaratmıştır. 20. yüzyılın en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilen Nâzım Hikmet, eserleriyle Türk halkının kültürel mirasına katkıda bulunmuş, aynı zamanda sosyal ve politik mesajlar vermeyi de ihmal etmemiştir. Peki, Nâzım Hikmet gerçekten Türk müydü? Şairin milliyetçiliği, kültürel kimliği ve toplumsal kökenleri, onun kişiliği ve eserleri üzerine yapılan tartışmalara kaynaklık etmektedir. Bu makalede, Nâzım Hikmet’in etnik kimliği, milliyetçiliği ve edebi mirası üzerine çeşitli sorular sorulacak ve bu sorulara odaklanılarak kapsamlı bir cevap verilecektir.

**\Nâzım Hikmet'in Kökeni ve Ailesi\**

Nâzım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde, Selanik’te doğmuştur. O dönemde Selanik, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunuyordu ve şairin doğumu Osmanlı'nın son yıllarına denk gelmektedir. Ancak, 1912’de yapılan Balkan Savaşları sırasında Selanik, Yunanistan'a bağlanmıştır. Nâzım Hikmet’in ailesi, dönemin ileri düzeydeki entelektüel ve bürokratik sınıfından gelmektedir. Babası Hikmet Bey, Osmanlı İmparatorluğu'nun yüksek bürokratlarındandı, annesi ise bir kültürlü ailenin ferdi olarak eğitimli bir kadındı.

Nâzım Hikmet’in ailesi, Osmanlı toplumunda oldukça prestijli bir yere sahipti. Dolayısıyla, Nâzım Hikmet’in etnik kimliği, hem Osmanlı’nın hem de Türk milletinin bir parçası olarak kabul edilebilir. Ancak şairin kendisi, ailesinin ve çevresinin “Türk” kimliği üzerine herhangi bir vurgudan ziyade, evrensel bir insanlık görüşünü benimsemiştir. Bu bağlamda, Nâzım Hikmet’in kişisel kimliği, onun sanatını ve dünya görüşünü şekillendiren bir etkendir.

**\Nâzım Hikmet’in Edebiyatı ve Türk Olma Kimliği\**

Nâzım Hikmet, özellikle şiirleriyle tanınmaktadır. Türk şiirini modernleştiren, evrensel değerleri savunan, toplumsal sorunlara duyarlı ve insan haklarına olan bağlılığı ile dikkat çeker. Ancak bu evrensel duruş, bazı kesimler tarafından onun “Türk” kimliğiyle çelişiyor gibi yorumlanmıştır. Peki, Nâzım Hikmet, Türk edebiyatının bir parçası mı, yoksa kendisini global bir edebiyatçı olarak mı tanımlamalıdır?

Nâzım Hikmet’in şiirlerinde Türk milletinin kültürel unsurlarına yer verilir, ancak aynı zamanda dünya halklarının kardeşliğini, özgürlüğünü ve eşitliğini savunur. Bu nedenle, Nâzım Hikmet'in eserleri yalnızca bir ulusun değil, tüm insanlığın edebiyatı olarak kabul edilebilir. Bu da onun kimlik sorusunu karmaşık hale getirmektedir. Nâzım Hikmet, Türkçe’yi en etkili şekilde kullanan şairlerden biri olsa da, şiirlerinin temaları genellikle evrensel insanlık sorunları etrafında şekillenmiştir.

**\Nâzım Hikmet’in Politikalı Kimliği ve Sosyalist Duruşu\**

Nâzım Hikmet’in hayatındaki bir diğer önemli unsur, onun politik görüşleridir. Genç yaşlardan itibaren, toplumsal adalet ve eşitlik arayışında olan Hikmet, özellikle sosyalizm ve komünizm ideolojilerine yönelmiştir. Bu tutumu, onu dönemin egemen sınıflarına karşı bir muhalif yapmıştır. Nâzım Hikmet, Türk edebiyatındaki en önemli solcu şairlerden biri olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu siyasi duruşu da şairin milliyetçilik anlayışını ve kimliğini tartışmaya açmıştır.

Nâzım Hikmet’in sosyalist görüşleri, onu yalnızca Türk halkının değil, dünyanın farklı coğrafyalarında da tanınan bir figür haline getirmiştir. Özellikle Sovyetler Birliği’ne olan yakınlığı, şairin Türk milletinin ötesinde bir kimlik benimsemesine yol açmıştır. Bu durum, bazı kesimler tarafından onun “Türk” kimliğinden sapma olarak yorumlanmıştır. Ancak, Nâzım Hikmet’in Türk milletine olan bağlılığı, onun vatan sevgisini ve Türk halkına olan derin sevgisini belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu yüzden, şairin milliyetçiliği ve kültürel kimliği yalnızca bir tek kimlikle sınırlı değildir; daha geniş bir insancıl perspektif içerisindedir.

**\Nâzım Hikmet'in Göçü ve Sürgün Yılları\**

Nâzım Hikmet’in hayatında önemli bir diğer aşama ise, Türkiye’den ayrılması ve sürgün yıllarıdır. 1951 yılında, “halkı devlete karşı kışkırtma” suçlamasıyla hapis cezasına çarptırılan Nâzım Hikmet, cezasını çekerken edebiyatını da sürdürmüştür. Ancak 1950’lerin başında, politik sebeplerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmış ve Sovyetler Birliği'ne yerleşmiştir. Burada, hem Türk edebiyatının bir parçası olmaya devam etmiş, hem de Sovyet kültürüne entegre olmuştur.

Nâzım Hikmet, Sovyetler’de edebi kariyerine devam ederken, bir yandan da Türkiye ile olan bağlarını sürdürmüş, Türk halkı için yazmaya devam etmiştir. Ancak Sovyetler Birliği’nde bulunması, onun yalnızca Türk değil, evrensel bir edebiyatçı olarak tanınmasına zemin hazırlamıştır. Bu dönem, onun kimlik sorununu karmaşıklaştıran bir dönüm noktası olmuştur.

**\Nâzım Hikmet'in Evrensel Bir Kimlik Taşıması\**

Nâzım Hikmet’in evrenselci yaklaşımı, onun sadece bir Türk şairi olarak kalmadığını, aynı zamanda dünya çapında tanınan bir sanatçıya dönüştüğünü gösterir. Şairin yazdığı şiirler, yalnızca Türkçe değil, dünya dillerine çevrilmiş ve dünyanın pek çok yerinde okunmuştur. Bu evrensel kimlik, Nâzım Hikmet’in yaşamını ve sanatını anlamada önemli bir anahtar oluşturur.

Ancak, bu durum Nâzım Hikmet’in Türk kimliğini reddettiği anlamına gelmez. Tam tersine, şair, Türk halkının bir evladı olarak dünyaya gelmiş ve Türk kültüründen derin izler taşımaktadır. Bu yüzden, Nâzım Hikmet’in Türk olup olmadığı sorusu, sadece etnik kimlik ve milliyetçilik perspektifinden değil, onun sanatını ve insanlık ideallerini nasıl şekillendirdiği üzerinden de değerlendirilmelidir.

**\Sonuç: Nâzım Hikmet Türk müydü?\**

Sonuç olarak, Nâzım Hikmet’in kimliği, onun sanatını, dünyaya bakış açısını ve yaşamını etkileyen bir dizi faktöre dayanmaktadır. Nâzım Hikmet, Türk kökenli bir aileden gelmiş ve Türkçe’nin en önemli şairlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Ancak, onun milliyetçiliği ve kültürel kimliği, yalnızca bir ulusla sınırlı değildir. O, evrensel bir insanlık mücadelesinin savunucusudur ve bu da onun Türk kimliğini daha geniş bir perspektife taşıyan bir yaklaşım sergilemesini sağlamıştır. Sonuç olarak, Nâzım Hikmet Türk’tür, ancak kimliği, sadece bir etnik gruptan ibaret olmayan, daha geniş bir evrensel insanlık anlayışına dayanmaktadır.
 
Üst