Ege’nin tatlı tatil beldelerinden Dikili, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dikili Belediyesi, Türkiye Voleybol Federasyonu ve Memleketler arası Voleybol Federasyonu (FIVB) iş birliğiyle organize edilen FIVB 19 Yaş Altı Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası etabına konut sahipliği yaptı. Dikili’de Southwest Sports (SWS) tarafınca düzenlenen şampiyona Dikili Belediye Lideri Adil Kırgöz’ün ilçeye kazandırdığı 1300 seyirci kapasiteli, dünya standartlarına uygun, plaj voleybolu, plaj futbolu ve plaj hentbolu müsabakalarının gerçekleşebileceği hoş bir tesiste gerçekleşti.
Dünyanın 19 yaş altındaki en güzel atletlerinin gayret ettiği turnuvada, Bahadır Utku Kesgin-Furkan Ramazan Kaplan ile Sacit Kurt-Ahmet Can Tıp ikilisi isimlerini bir üst cinse yazdırırken, Round 24 müsabakalarında Avustralyalı ve Fransız rakiplerine yenilerek turnuvaya veda etti. Bayanlarda ise Ecem Aksoy-Doğa Öcal ve Su Şimdim-Ceylin Sayar bir varlık gösteremedi.
Amacımız burada katılma yüreğini gösteren atletlerimizi yermek değil, tersine onları ay – yıldızlı mayoyu temsil ettikleri için canı gönülden kutluyoruz.
Ne var ki, onca emek harcanan, masraf yapılan bu hoş tertipte Türkiye olarak, erkenden tribüne çıkmak, gerek “Filenin Sultanları”, gerekse “Filenin Efeleri” ile dünya voleybol arenasında kelam sahibi olan ve olimpiyatlarda madalyayı kıl hissesi kaçıran, ayrıyeten kulüpleri Avrupa ve dünya şampiyonluklarına ambargo koyan bir ülkeye yakışmadı, yakışmıyor, bundan daha sonra da yakışmayacak.
Üç yanı denizlerle çevrili cennet vatanımızın plajları, bilhassa çokça güneş alan Ege ve Akdeniz’de neredeyse Kasım ayının ortalarına dek pırıl pırıl parlıyor. Ülkemizin eşsiz tabiatı plaj voleybolu için de son derece elverişli şartlar sağlıyor.
Bu spor kısmına meraklı ve yakından takip eden kimi arkadaşlarımız kendi sevdalısı oldukları kulüplerin bu işe el atmaları gerektiğini lisana getirdiler. Biz ise bunun bir “federasyon politikası” olarak ele alınıp, plaj voleybolunda da, Türkiye olarak tepeye çıkılmasını arzuluyoruz.
Plaj voleybolunun emektarı Uğur Epirden’i bugünlerde kaybetmiştik. Işıklarda uyusun Uğur’u kaybedeli 5 yıl olmuş. Lakin o günden bu yana plaj voleybolu tertiplerinin tadı tuzu yok. Ne hakikat dürüst medyada yer alıyor, ne de katılacak atlete bir cazibe sunuyor. Yanılgı yapmamayım diye, mevzuyu bir de voleybolun duayeni, eski dostum Enver Bağlarbaşı’na danıştım. O da benim kuşkularımı doğruladı ve “Federasyon kendi çalıyor, kendi oynuyor” dedikten daha sonra ekledi:
“Epirden 24 sene boyunca bu işi özveriyle yaptı ve gecesini gündüzüne katıp, plaj voleybolunu ülke sporuna sevdirdi. Bugün de vefatının 5. yılı… Allah rahmet eylesin. Fakat Uğur’dan daha sonra yapılan tertipler yasak savmaktan öteye gidemedi…”
Bağlarbaşı; Her şeyden öte, file üzerinde ter dökmüş, bayrak sallayıp, düdük çalmış bir voleybolsever olarak, beni de yaralayan bir gerçeğe dikkat çekti; “Türkiye’de 32 yıldır plaj voleybolu oynanıyor. Bir Avrupa şampiyonumuz, üst seviyede bir başarımız yok.”
Doğaldır ki, muvaffakiyet evvel emek, daha sonra özveri, sistem ve uzun vadeli bir çalışma yardımıyla geliyor…
Salon voleybolcusunun, kulüp oyuncusunun plaj voleybolu ile bir arada faaliyet göstermesi olanaksız. Plaj voleybolu özel bir ihtisas kolu olmalı. Bunun için de sporcuyu yalnızca tek bir alana yöneldiğinde, hem maddi birebir vakitte manevi olarak tatmin edecek, bir cazibe ortamı yaratmak gerek. İş bilenin kılıç kuşananın… Daha iki gün evvel yeni sponsorluk mutabakatı yapan voleybolumuzun çatı kuruluşu için, “deniz – kum – güneş ve voleybol” bahisli bir tertibe sponsorlar bulmak pek de güç değil.
Bunun için de Ege’nin gerek plajları, gerekse denize girilemeyen ağır nüfuslu ilçeleri (Örneğin Karşıyaka… Burada geçtiğimiz senelerda yapılan Balkan Şampiyonası’nın güzelliği ve gösterilen ilgi hala belleğimizde) pilot seçilerek, burada yüksek kaliteli, atletlerimize hem bir şeyler sunacak, birebir vakitte memleketler arası arenada tecrübe kazandıracak tertipler yapılabilir. Ne bileyim özel kol antrenörlerinden yararlanılabilir. Yetenekli gençler taranarak, yalnızca plajda gayret edecek sportmenler keşfedilebilir ve bu özel atletlerin gelişimi için, özel programlar uygulanabilir. Bunun üzere daha biroldukça şey yapılabilir.
Önümüzde en hoş örnek Filenin Sultanları… Geçmiş devirlerde ismini “desturla andığımız” Avrupa ve dünya voleybol ekollerinin atletleri artık bayanlarımız karşısında “Ne yapalım, edelim de yenilmeyelim” in hesabını yapıyor.
Dikili’deki turnuvada şampiyon olan Ukrayna’nın FIVB Ranking’de (ülke sıralaması) bayanlarda 26.cı, erkeklerde 16.cı sırayı aldığını, Sultanlarımız’ın 6.cı, Efelerimiz’in ise 14.cü olduğunu anımsatalım.
Filede zaferlere alıştırılan voleybolsever ve Türk halkı artık bu alanda boynu bükük kalmak istemiyor. Türk voleybolunda, olimpik kategoriye de dahil olan ve bir çok ilgi goren bu kısımda, bizi doruğa, ileride tahminen olimpiyat madalyasına taşıyacak, “PLAJIN SULTANLARI” ve “PLAJIN EFELERİ” aranıyor.
Hollanda ve Polonya’nın mesken sahipliğinde 23 Eylül Eylül-15 Ekim 2022 tarihleri içinde düzenlenecek FIVB Dünya Şampiyonası’nda çaba edecek Sultanlarımıza muvaffakiyetler diliyor, onlara güveniyoruz.
A Ulusal Bayan Voleybol Grubumuz, 24 kadronun yer alacağı FIVB Dünya Şampiyonası’nda B Grubu’nda Polonya, Dominik Cumhuriyeti, Güney Kore, Tayland ve Hırvatistan ile gayret edecek.
Dünyanın 19 yaş altındaki en güzel atletlerinin gayret ettiği turnuvada, Bahadır Utku Kesgin-Furkan Ramazan Kaplan ile Sacit Kurt-Ahmet Can Tıp ikilisi isimlerini bir üst cinse yazdırırken, Round 24 müsabakalarında Avustralyalı ve Fransız rakiplerine yenilerek turnuvaya veda etti. Bayanlarda ise Ecem Aksoy-Doğa Öcal ve Su Şimdim-Ceylin Sayar bir varlık gösteremedi.
Amacımız burada katılma yüreğini gösteren atletlerimizi yermek değil, tersine onları ay – yıldızlı mayoyu temsil ettikleri için canı gönülden kutluyoruz.
Ne var ki, onca emek harcanan, masraf yapılan bu hoş tertipte Türkiye olarak, erkenden tribüne çıkmak, gerek “Filenin Sultanları”, gerekse “Filenin Efeleri” ile dünya voleybol arenasında kelam sahibi olan ve olimpiyatlarda madalyayı kıl hissesi kaçıran, ayrıyeten kulüpleri Avrupa ve dünya şampiyonluklarına ambargo koyan bir ülkeye yakışmadı, yakışmıyor, bundan daha sonra da yakışmayacak.
Üç yanı denizlerle çevrili cennet vatanımızın plajları, bilhassa çokça güneş alan Ege ve Akdeniz’de neredeyse Kasım ayının ortalarına dek pırıl pırıl parlıyor. Ülkemizin eşsiz tabiatı plaj voleybolu için de son derece elverişli şartlar sağlıyor.
Bu spor kısmına meraklı ve yakından takip eden kimi arkadaşlarımız kendi sevdalısı oldukları kulüplerin bu işe el atmaları gerektiğini lisana getirdiler. Biz ise bunun bir “federasyon politikası” olarak ele alınıp, plaj voleybolunda da, Türkiye olarak tepeye çıkılmasını arzuluyoruz.
Plaj voleybolunun emektarı Uğur Epirden’i bugünlerde kaybetmiştik. Işıklarda uyusun Uğur’u kaybedeli 5 yıl olmuş. Lakin o günden bu yana plaj voleybolu tertiplerinin tadı tuzu yok. Ne hakikat dürüst medyada yer alıyor, ne de katılacak atlete bir cazibe sunuyor. Yanılgı yapmamayım diye, mevzuyu bir de voleybolun duayeni, eski dostum Enver Bağlarbaşı’na danıştım. O da benim kuşkularımı doğruladı ve “Federasyon kendi çalıyor, kendi oynuyor” dedikten daha sonra ekledi:
“Epirden 24 sene boyunca bu işi özveriyle yaptı ve gecesini gündüzüne katıp, plaj voleybolunu ülke sporuna sevdirdi. Bugün de vefatının 5. yılı… Allah rahmet eylesin. Fakat Uğur’dan daha sonra yapılan tertipler yasak savmaktan öteye gidemedi…”
Bağlarbaşı; Her şeyden öte, file üzerinde ter dökmüş, bayrak sallayıp, düdük çalmış bir voleybolsever olarak, beni de yaralayan bir gerçeğe dikkat çekti; “Türkiye’de 32 yıldır plaj voleybolu oynanıyor. Bir Avrupa şampiyonumuz, üst seviyede bir başarımız yok.”
Doğaldır ki, muvaffakiyet evvel emek, daha sonra özveri, sistem ve uzun vadeli bir çalışma yardımıyla geliyor…
Salon voleybolcusunun, kulüp oyuncusunun plaj voleybolu ile bir arada faaliyet göstermesi olanaksız. Plaj voleybolu özel bir ihtisas kolu olmalı. Bunun için de sporcuyu yalnızca tek bir alana yöneldiğinde, hem maddi birebir vakitte manevi olarak tatmin edecek, bir cazibe ortamı yaratmak gerek. İş bilenin kılıç kuşananın… Daha iki gün evvel yeni sponsorluk mutabakatı yapan voleybolumuzun çatı kuruluşu için, “deniz – kum – güneş ve voleybol” bahisli bir tertibe sponsorlar bulmak pek de güç değil.
Bunun için de Ege’nin gerek plajları, gerekse denize girilemeyen ağır nüfuslu ilçeleri (Örneğin Karşıyaka… Burada geçtiğimiz senelerda yapılan Balkan Şampiyonası’nın güzelliği ve gösterilen ilgi hala belleğimizde) pilot seçilerek, burada yüksek kaliteli, atletlerimize hem bir şeyler sunacak, birebir vakitte memleketler arası arenada tecrübe kazandıracak tertipler yapılabilir. Ne bileyim özel kol antrenörlerinden yararlanılabilir. Yetenekli gençler taranarak, yalnızca plajda gayret edecek sportmenler keşfedilebilir ve bu özel atletlerin gelişimi için, özel programlar uygulanabilir. Bunun üzere daha biroldukça şey yapılabilir.
Önümüzde en hoş örnek Filenin Sultanları… Geçmiş devirlerde ismini “desturla andığımız” Avrupa ve dünya voleybol ekollerinin atletleri artık bayanlarımız karşısında “Ne yapalım, edelim de yenilmeyelim” in hesabını yapıyor.
Dikili’deki turnuvada şampiyon olan Ukrayna’nın FIVB Ranking’de (ülke sıralaması) bayanlarda 26.cı, erkeklerde 16.cı sırayı aldığını, Sultanlarımız’ın 6.cı, Efelerimiz’in ise 14.cü olduğunu anımsatalım.
Filede zaferlere alıştırılan voleybolsever ve Türk halkı artık bu alanda boynu bükük kalmak istemiyor. Türk voleybolunda, olimpik kategoriye de dahil olan ve bir çok ilgi goren bu kısımda, bizi doruğa, ileride tahminen olimpiyat madalyasına taşıyacak, “PLAJIN SULTANLARI” ve “PLAJIN EFELERİ” aranıyor.
Hollanda ve Polonya’nın mesken sahipliğinde 23 Eylül Eylül-15 Ekim 2022 tarihleri içinde düzenlenecek FIVB Dünya Şampiyonası’nda çaba edecek Sultanlarımıza muvaffakiyetler diliyor, onlara güveniyoruz.
A Ulusal Bayan Voleybol Grubumuz, 24 kadronun yer alacağı FIVB Dünya Şampiyonası’nda B Grubu’nda Polonya, Dominik Cumhuriyeti, Güney Kore, Tayland ve Hırvatistan ile gayret edecek.