Hava trafiği önümüzdeki yıllarda artmaya devam edecek. Hava trafik kontrolörleri için de bu, daha fazla iş yükü demektir. Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’ndeki (DLR) bilim insanları, hava trafik kontrolörlerinin bugün alışılageldiği üzere sektörler denilen küçük bölümlere ayrılmış hava sahasını kontrol etmeyip bir bütün olarak ele almaları halinde neler olabileceğini araştırdı. Budapeşte’de DLR, Macar hava trafik kontrolü HungaroControl ile birlikte bu yeni konseptin somut uygulamasını inceledi. Bu amaçla, Ocak 2019’da tüm üst Macaristan hava sahası sektörsüz olarak simüle edildi.
Pilot, uçağa tüm hava sahası boyunca eşlik eder
Uçağın sektörden bağımsız olarak yönlendirilmesi birçok avantaj vaat ediyor: hava trafik kontrolörleri iş yüklerini daha eşit dağıtabilir ve aynı miktarda trafiği idare edebilir, pilotlar ülkeler arası uçuşlarda irtibat kişisi olarak yalnızca bir hava trafik kontrolörüne sahip olur. Aynı sayıda kontrolörle, sektörden bağımsız yaklaşım konseptiyle, mevcut sektöre bağlı prosedüre göre önemli ölçüde daha fazla hava trafiği yönetilebilir. Bunun temel nedeni, uçağın ve dolayısıyla iş yükünün mevcut kontrolörler arasında çok daha eşit dağılabilmesidir.
“Budapeşte’deki başarılı denemeler sırasında, Macaristan’ın hava sahası gerçek beş sektöre bölünmedi. Bunun yerine, ilgili on Macar kontrolör simüle edilmiş uçağı tüm Macaristan hava sahası boyunca yönlendirdi. Merkezi tahsis sayesinde, uçak tüm partilere eşit olarak dağıtılabildi. konumlarından bağımsız olarak,” diye açıklıyor DLR Flight Guidance Enstitüsünden Vilmar Mollwitz.
Hava sahası şu anda nispeten sabit sınırlara sahip sektörlere ayrılmıştır ve bir sektördeki tüm uçaklar sorumlu kontrolörler tarafından kontrol edilmektedir. Bir uçak bir sektöre girmeden kısa bir süre önce, kontrolör onu daha önce uçulan sektörün kontrolöründen devralır, onu “kendi” hava sahasında güvenli bir şekilde yönlendirir ve ardından bir sonraki sektördeki meslektaşına teslim eder.
Sektörsüz uçuş rehberliği (Flight Centric ATC) alanındaki araştırma çalışması, SESAR 2020 PROSA projesinin bir parçasıdır. Test kampanyasına Macar hava trafik kontrol şirketi HungaroControl, Frequentis AG ve DLR katıldı. Gerçek zamanlı simülasyonun sonuçları önümüzdeki birkaç ay içinde değerlendirilecek.
Bu proje, Avrupa Birliği’nin araştırma ve yenilik için çerçeve programı olan Horizon 2020 programı kapsamındaki SESAR Ortak Girişimi’nden fon almıştır (hibe numarası 734143).
Pilot, uçağa tüm hava sahası boyunca eşlik eder
Uçağın sektörden bağımsız olarak yönlendirilmesi birçok avantaj vaat ediyor: hava trafik kontrolörleri iş yüklerini daha eşit dağıtabilir ve aynı miktarda trafiği idare edebilir, pilotlar ülkeler arası uçuşlarda irtibat kişisi olarak yalnızca bir hava trafik kontrolörüne sahip olur. Aynı sayıda kontrolörle, sektörden bağımsız yaklaşım konseptiyle, mevcut sektöre bağlı prosedüre göre önemli ölçüde daha fazla hava trafiği yönetilebilir. Bunun temel nedeni, uçağın ve dolayısıyla iş yükünün mevcut kontrolörler arasında çok daha eşit dağılabilmesidir.
“Budapeşte’deki başarılı denemeler sırasında, Macaristan’ın hava sahası gerçek beş sektöre bölünmedi. Bunun yerine, ilgili on Macar kontrolör simüle edilmiş uçağı tüm Macaristan hava sahası boyunca yönlendirdi. Merkezi tahsis sayesinde, uçak tüm partilere eşit olarak dağıtılabildi. konumlarından bağımsız olarak,” diye açıklıyor DLR Flight Guidance Enstitüsünden Vilmar Mollwitz.
Hava sahası şu anda nispeten sabit sınırlara sahip sektörlere ayrılmıştır ve bir sektördeki tüm uçaklar sorumlu kontrolörler tarafından kontrol edilmektedir. Bir uçak bir sektöre girmeden kısa bir süre önce, kontrolör onu daha önce uçulan sektörün kontrolöründen devralır, onu “kendi” hava sahasında güvenli bir şekilde yönlendirir ve ardından bir sonraki sektördeki meslektaşına teslim eder.
Sektörsüz uçuş rehberliği (Flight Centric ATC) alanındaki araştırma çalışması, SESAR 2020 PROSA projesinin bir parçasıdır. Test kampanyasına Macar hava trafik kontrol şirketi HungaroControl, Frequentis AG ve DLR katıldı. Gerçek zamanlı simülasyonun sonuçları önümüzdeki birkaç ay içinde değerlendirilecek.
Bu proje, Avrupa Birliği’nin araştırma ve yenilik için çerçeve programı olan Horizon 2020 programı kapsamındaki SESAR Ortak Girişimi’nden fon almıştır (hibe numarası 734143).