Genel Sağlık-İş Genel Lideri Derya Uğur, 17-18 Şubat’ta yapacakları iki günlük iş bırakma hareketini bugün yaptığı yazılı açıklamayla duyurdu.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ŞİDDET ARTIYOR”
Uğur’un açıklaması şu biçimde:
“Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi, aile hekimliği çalışanlarının özlük haklarında uygunlaştırma yapılması ve aile sıhhati merkezi cari sarfiyat ödeneklerinin artırılması taleplerimiz için 17-18 Şubat’ta tüm yurtta iki günlük iş bırakıyoruz.
Ağır ve fedakâr bir biçimde, sıhhat hizmetinin faal, verimli ve kesintisiz olarak sunulmasını gerçekleştirmek üzere misyonlarını yapmakta olan sıhhat çalışanları, siyasi iktidarın yanlışlı karar ve stratejileri niçiniyle özlük haklarından yoksun kalmakta; sıhhat çalışanlarına şiddet her geçen gün artmakta, sıhhat çalışanlarının, vazifelerini huzur ve işyeri barışı ile sürdürmeleri imkansız hale getirilmektedir.
“SİYASİ İKTİDAR HİÇBİR AKSİYONDA BULUNMUYOR”
Sıhhat işçilerini maksat alan fizikî ve ruhsal hücumların gün geçtikçe artış göstermesi, hem mesleksel saygınlığı yerle bir etmekte birebir vakitte sıhhat işçilerinin huzurlu bir çalışma ortamında nazaranvlerini icra etmelerinin önünde büyük bir sorun oluşturmaktadır. Sıhhat çalışanları, büyük bir fedakarlık örneği göstererek, ağır çalışma temposu içerisinde, şiddete uğramayı göze alarak misyonlarını yerine getirmektedirler. Sıhhat çalışanlarının şiddete uğramaması için yapılacak süreçlerin güç olmamasına karşın yıllar geçmekte, beklenen adım gelmemekte, sıhhat çalışanları her geçen gün artan şiddet hadiseleri niçiniyle faydalanmaya, hayati tehlike atlatmaya ve hatta ölmeye devam etmektedir. Sıhhat çalışanları, sıhhatte şiddetin azalması için farkındalık oluşturulmasını, caydırıcı ceza kararları içeren kanun hususları ihdas edilmesini yıllardır hasretle beklemektedir. Ama siyasi iktidar tarafınca bu mevzuda hiç bir aksiyonda bulunulmamaktadır.
“SAĞLIK İŞÇİLERİ AÇLIK HUDUDUNDA YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR”
Sıhhat hizmeti sunma hedefinde olan sıhhat çalışanları, gösterdikleri fedakarlığın maddi karşılığını da alamamakta, her geçen gün berbata giden ekonomik sistemde, sıhhat çalışanlarının adeta açlık hududunda yaşamasına göz yumulmaktadır. Verilen kelamlar tutulmamakta, kamuoyuna ‘büyük bir müjde’ ismi altında sunulan yasa teklifleri yasalaşmadan, gündemden düşürülmektedir. Ülkenin bulunduğu ekonomik durumda sıhhat işçilerine ödenen fiyat, standart bir hayat şartları bakımından dahi yetersiz kalmakta, sıhhat işçileri emeklilikte de açlık hududunda yaşamaya mahkûm edilmektedir.
Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimliğinde vazife alan sıhhat çalışanlarının aleyhine düzenlemeler bulunmakta, Yönetmelik ile çalışma koşulları ağırlaştırılmakta, fesih süreçleri kolaylaştırılmakta, iş yükünün artmasına karşın ödemeler azalmakta, iş garantisi ortadan kalkmaktadır. Aile Hekimliği Kontrat ve Ödeme Yönetmeliği ile aile hekimliğinin işleyiş ve özüne ziyan verildiği açıktır. Kelam edilen Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği, içerik prestijiyle ‘cezalandırma yönetmeliği’ görünümünde olmaktan öteye gidememektedir ve gidemeyecektir.”
TALEPLER NELER?
Derya Uğur, sıhhat işçilerinin taleplerini şöyleki sıraladı:
“Anayasa, kanun ve memleketler arası mukavele düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, ‘sendikal faaliyette bulunma özgürlüğü’ demokratik bir toplum ve hukuk devleti için vazgeçilmez nitelikte olduğundan, bu biçimde bir ortamda sıhhat işçilerinin seslerini acil sıhhat hizmetlerini aksatmaksızın duyurmaları gerektiği konusunda kuşku bulunmamaktadır” diyen Derya Uğur açıklamasını şöyleki tamamladı:
Sıhhat çalışanlarının onurlu bir ömür sürebilmesi ismine hep iyileştirmeler talep edilmekte, ama bu taleplerin hiç birisi karşılık bulmamaktadır. bu biçimde bir ortamda taleplerin karşılık bulabilmesi ismine farkındalık yaratılması mecburî hale gelmektedir. Bu niçinle belirtilen iyileştirmelerin yapılmaması, sıhhat çalışanlarının açlık hududunda yaşamaya mahkum edilmesi, sıhhat çalışanlarının şiddet aksiyonlarından uzak tutulması emeliyle caydırıcı yasal düzenlemelerin ihdas edilmesi ile üstte belirtilen çalışma, özlük, iş yeri barışı, fiyat alanlarında güzelleştirme yapılması bakımından, sendikal faaliyette bulunma özgürlüğü yeterince üyelerimizin seslerini duyurabilmesi, taleplerini yönetime ulaştırabilmesi, kamuoyunda farkındalık oluşturabilmesi ismine, sıhhat hizmetleri / acil sıhhat hizmetleri aksatılmamak üzere Türkiye genelinde 17-18 Şubat’ta 2 günlük iş bırakılmasına karar verilmiştir. Yönetmeliğin geri çekilmemesi ve taleplerimizin karşılanmaması halinde 14-15-16 Mart’ta bir daha iş bırakacağımızı da şimdiden duyuruyoruz.”
“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ŞİDDET ARTIYOR”
Uğur’un açıklaması şu biçimde:
“Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi, aile hekimliği çalışanlarının özlük haklarında uygunlaştırma yapılması ve aile sıhhati merkezi cari sarfiyat ödeneklerinin artırılması taleplerimiz için 17-18 Şubat’ta tüm yurtta iki günlük iş bırakıyoruz.
Ağır ve fedakâr bir biçimde, sıhhat hizmetinin faal, verimli ve kesintisiz olarak sunulmasını gerçekleştirmek üzere misyonlarını yapmakta olan sıhhat çalışanları, siyasi iktidarın yanlışlı karar ve stratejileri niçiniyle özlük haklarından yoksun kalmakta; sıhhat çalışanlarına şiddet her geçen gün artmakta, sıhhat çalışanlarının, vazifelerini huzur ve işyeri barışı ile sürdürmeleri imkansız hale getirilmektedir.
“SİYASİ İKTİDAR HİÇBİR AKSİYONDA BULUNMUYOR”
Sıhhat işçilerini maksat alan fizikî ve ruhsal hücumların gün geçtikçe artış göstermesi, hem mesleksel saygınlığı yerle bir etmekte birebir vakitte sıhhat işçilerinin huzurlu bir çalışma ortamında nazaranvlerini icra etmelerinin önünde büyük bir sorun oluşturmaktadır. Sıhhat çalışanları, büyük bir fedakarlık örneği göstererek, ağır çalışma temposu içerisinde, şiddete uğramayı göze alarak misyonlarını yerine getirmektedirler. Sıhhat çalışanlarının şiddete uğramaması için yapılacak süreçlerin güç olmamasına karşın yıllar geçmekte, beklenen adım gelmemekte, sıhhat çalışanları her geçen gün artan şiddet hadiseleri niçiniyle faydalanmaya, hayati tehlike atlatmaya ve hatta ölmeye devam etmektedir. Sıhhat çalışanları, sıhhatte şiddetin azalması için farkındalık oluşturulmasını, caydırıcı ceza kararları içeren kanun hususları ihdas edilmesini yıllardır hasretle beklemektedir. Ama siyasi iktidar tarafınca bu mevzuda hiç bir aksiyonda bulunulmamaktadır.
“SAĞLIK İŞÇİLERİ AÇLIK HUDUDUNDA YAŞAMAYA MAHKUM EDİLİYOR”
Sıhhat hizmeti sunma hedefinde olan sıhhat çalışanları, gösterdikleri fedakarlığın maddi karşılığını da alamamakta, her geçen gün berbata giden ekonomik sistemde, sıhhat çalışanlarının adeta açlık hududunda yaşamasına göz yumulmaktadır. Verilen kelamlar tutulmamakta, kamuoyuna ‘büyük bir müjde’ ismi altında sunulan yasa teklifleri yasalaşmadan, gündemden düşürülmektedir. Ülkenin bulunduğu ekonomik durumda sıhhat işçilerine ödenen fiyat, standart bir hayat şartları bakımından dahi yetersiz kalmakta, sıhhat işçileri emeklilikte de açlık hududunda yaşamaya mahkûm edilmektedir.
Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimliğinde vazife alan sıhhat çalışanlarının aleyhine düzenlemeler bulunmakta, Yönetmelik ile çalışma koşulları ağırlaştırılmakta, fesih süreçleri kolaylaştırılmakta, iş yükünün artmasına karşın ödemeler azalmakta, iş garantisi ortadan kalkmaktadır. Aile Hekimliği Kontrat ve Ödeme Yönetmeliği ile aile hekimliğinin işleyiş ve özüne ziyan verildiği açıktır. Kelam edilen Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği, içerik prestijiyle ‘cezalandırma yönetmeliği’ görünümünde olmaktan öteye gidememektedir ve gidemeyecektir.”
TALEPLER NELER?
Derya Uğur, sıhhat işçilerinin taleplerini şöyleki sıraladı:
- Genel Sağlık-İş olarak, tüm sıhhat işçileri ismine, sıhhatte şiddeti azaltabilecek nitelikte aktif ve caydırıcı bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ istiyoruz.
- Aile Hekimliği Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nin, nam-ı öbür ‘ceza yönetmeliğinin’ geri çekilmesini ya da yönetmeliğin, sıhhat çalışanlarının çalışma şartlarını güzelleştirecek, işyeri barışı getirecek biçimde revize edilmesini İstiyoruz.
- Tüm sıhhat işçileri için fedakarlığın karşılığı olan bir ödeme, rahat bir emeklilik istiyoruz.
- Aile sıhhati merkezi sarfiyat ödemelerinin bir daha kıymetlendirilerek ekonomik şartlar doğrultusunda artırılmasını İstiyoruz.
“Anayasa, kanun ve memleketler arası mukavele düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, ‘sendikal faaliyette bulunma özgürlüğü’ demokratik bir toplum ve hukuk devleti için vazgeçilmez nitelikte olduğundan, bu biçimde bir ortamda sıhhat işçilerinin seslerini acil sıhhat hizmetlerini aksatmaksızın duyurmaları gerektiği konusunda kuşku bulunmamaktadır” diyen Derya Uğur açıklamasını şöyleki tamamladı:
Sıhhat çalışanlarının onurlu bir ömür sürebilmesi ismine hep iyileştirmeler talep edilmekte, ama bu taleplerin hiç birisi karşılık bulmamaktadır. bu biçimde bir ortamda taleplerin karşılık bulabilmesi ismine farkındalık yaratılması mecburî hale gelmektedir. Bu niçinle belirtilen iyileştirmelerin yapılmaması, sıhhat çalışanlarının açlık hududunda yaşamaya mahkum edilmesi, sıhhat çalışanlarının şiddet aksiyonlarından uzak tutulması emeliyle caydırıcı yasal düzenlemelerin ihdas edilmesi ile üstte belirtilen çalışma, özlük, iş yeri barışı, fiyat alanlarında güzelleştirme yapılması bakımından, sendikal faaliyette bulunma özgürlüğü yeterince üyelerimizin seslerini duyurabilmesi, taleplerini yönetime ulaştırabilmesi, kamuoyunda farkındalık oluşturabilmesi ismine, sıhhat hizmetleri / acil sıhhat hizmetleri aksatılmamak üzere Türkiye genelinde 17-18 Şubat’ta 2 günlük iş bırakılmasına karar verilmiştir. Yönetmeliğin geri çekilmemesi ve taleplerimizin karşılanmaması halinde 14-15-16 Mart’ta bir daha iş bırakacağımızı da şimdiden duyuruyoruz.”