Kadir
New member
Ziya Paşa Yenilikçi mi? Forumdaşlar, Bu Sorunun Cevabı Sandığınızdan Daha Komik!
Selam sevgili forum ahalisi,
Bugün çayınızı elinize alın, rahat bir yere oturun, çünkü size hem edebiyat kokan hem de bolca kahkaha içeren bir konu getirdim: Ziya Paşa yenilikçi mi?
Ama durun hemen ciddi bir tonda “Evet efendim, Tanzimat döneminde bilmem ne” diye girmeyin. Bu başlık öyle bir başlık ki, Ziya Paşa’yı bile kendi mezarında “beni buna da karıştırdılar” dedirtebilir!
---
Bir Adam Düşünün: Ne Klasik, Ne Tam Modern
Ziya Paşa dediğin adam, tam bir “arada kalmışlar kulübü” üyesidir.
Bir yandan elinde Divan edebiyatının ağır kokulu gazelleri, bir yandan cebinde Avrupa’dan ithal fikirler.
Yani Ziya Paşa’yı anlatmak, hem Osmanlıca hem İngilizce konuşan bir arkadaşını tarif etmek gibidir.
Adam bir bakıyor eskiyi savunuyor, bir bakıyor yeniyi övüyor…
Forumdaşlar, tam “bir gün böyle, bir gün öyle” modeli!
Bence Ziya Paşa, o dönem sosyal medyada olsaydı şu tür bir paylaşım yapardı:
> “Arkadaşlar, eskiyi de severim ama yeniliğe de kapalı değilim.
> Fakat bazen yeni şeyler çok hızlı geliyor, ben daha Divan’ı sindiremedim!”
---
Kadınlar, Erkekler ve Ziya Paşa’nın Dramı
Şimdi biraz mizah katalım.
Erkeklerin stratejik, çözüm odaklı yaklaşımlarıyla kadınların empatik, ilişki odaklı yaklaşımlarını Ziya Paşa’ya uygulasak… Ortaya şu tablo çıkar:
Bir gün Paşa yazı masasının başında, kafası karışık. “Eski mi iyi, yeni mi?” diye düşünürken içeri eşi giriyor:
“Ziya, gene mi düşünüyorsun? Duygularını biraz dinlesene.”
Ziya Paşa kaşlarını kaldırıyor: “Hanım, bu mesele duygu değil, strateji meselesi! Eskiyi tamamen bırakmak riskli, ama yeniliğe temkinli yaklaşmak da akıllıca!”
Eşi gözlerini devirmekte gecikmez:
“Sen hep strateji, hep mantık diyorsun. Şu yeniliğe biraz kalpten bak, belki güzeldir.”
Ziya Paşa iç geçirir: “Kalpten baktım hanım, ama bu Fransız romanları fazla karmaşık. Bizim gazel gibi değil!”
İşte o an anlıyoruz: Ziya Paşa’nın asıl dramı, sadece Doğu ile Batı arasında değil, mantıkla duygu arasında da sıkışmış olması.
---
Yenilikçilik Testi: Ziya Paşa Sınavda Kaç Alırdı?
Bir düşünün: Eğer “yenilikçi misiniz?” testi o dönemde yapılsaydı, Ziya Paşa’nın sonuç ekranında şöyle yazardı:
> Sonuç: %67 yenilikçi, %33 kararsız.
> “Tebrikler! Gelenekle modernliği harmanlayan bir kişiliğe sahipsiniz. Ama bazen fazla düşünüyorsunuz!”
Mesela Namık Kemal o testi çözerdi, tam puanla “aşırı yenilikçi” çıkar, hemen tweet atardı:
> “Vatan! Millet! Yenilik!”
Şinasi desen, “Ben zaten modernliğin babasıyım” derdi.
Ama Ziya Paşa?
O, muhtemelen sonucu görünce “Yahu bu test de batı icadı zaten!” diye kızardı.
---
Ziya Paşa Günümüz Ofisinde Olsa Ne Olurdu?
Gelin bir hayal kuralım:
Ziya Paşa bugünün ofisinde, beyaz gömleğiyle bir köşede oturuyor.
Ekip arkadaşları diyor ki:
“Ziya abi, artık her şeyi yapay zekâyla yazıyoruz.”
Ziya Paşa kaşlarını çatar: “Yapay mı? Ben doğal Paşa’yım evladım, bana yapay olmaz.”
Toplantıda “Yeni nesil şiir anlayışı” konuşuluyor.
Herkes serbest ölçüden, minimalizmden bahsediyor.
Paşa ise defterinden bir beyt okuyor, herkesin kafası karışıyor.
Bir kadın meslektaşı nazikçe diyor: “Ama Ziya Bey, siz biraz fazla geleneksel kalmadınız mı?”
Paşa stratejik bir edayla cevap verir:
“Evladım, kökünü bilmeyen dal olur mu?”
Herkes susar. Çünkü Ziya Paşa hem eskiyi savunur hem yeniyi kucaklar; ama neyi tam kucakladığını kimse çözemez!
---
Forum Tartışması Başlasın: Yenilikçilik mi, Deneyim mi?
Sevgili forumdaşlar, şimdi size soruyorum:
Ziya Paşa yenilikçi mi, yoksa sadece kafası karışık bir şair mi?
Bazılarınız diyecek ki, “Adam Avrupa’ya gitti, yenilikleri getirdi, elbette yenilikçi!”
Ama bazıları da “O kadar yenilikçiyse niye hâlâ kasideler yazdı?” diyecek.
Belki de mesele yenilik ya da gelenek değil.
Belki mesele, her iki tarafı da anlamaya çalışmak.
Tıpkı bugün bizim teknolojiye bir yandan bayılıp, diğer yandan “ah o eski günler” dememiz gibi.
---
Kadın Forumdaşların Yorumu: Kalpten Yenilikçilik
Kadın forumdaşlarımız eminim şöyle yazacak:
> “Bence Ziya Paşa duygusal bir yenilikçiydi. Gelenekten kopamadı çünkü onunla bağ kurmuştu. Yeniyi sevdi ama eskiyi de bırakmak istemedi. Yani tıpkı bir ilişki gibi!”
Gerçekten de Ziya Paşa’nın yeniliğe yaklaşımı, biraz eski sevgiliye mektup yazmak gibi:
“Sevgili gelenek, seni bırakıyorum… ama aklım hep sende!”
---
Erkek Forumdaşların Yorumu: Stratejik Yenilikçilik
Erkek forumdaşlarımızdan biri çıkacak ve şöyle yazacak eminim:
> “Arkadaşlar, adam taktik yaptı. Bir yandan eskiyi savundu, bir yandan yeniyi gözlemledi. Böylece iki tarafı da memnun etti. Stratejik deha!”
Yani erkek forumdaşlara göre Ziya Paşa, Tanzimat’ın satranç ustasıydı.
Hamlesini erken yapmaz, yeniliğe direkt dalmaz, önce rakibin niyetini ölçerdi.
Kısacası, Paşa tam bir “bekle-gör” politikası yürütürdü!
---
Sonuç: Ziya Paşa, Edebiyatın İsviçre’si
Evet dostlar, uzun lafın kısası:
Ziya Paşa ne tam yenilikçiydi, ne de tamamen gelenekçi.
O, tıpkı İsviçre gibi tarafsızdı!
Bir elinde gazel, diğer elinde Avrupa fikri; bir gözü geçmişte, diğeri gelecekte.
Ama belki de bu dengeyi kurabilmesi, onun asıl yeniliğiydi.
Çünkü her çağda, iki uç arasında denge kurabilen insanlar, gerçekte en modern olanlardır.
---
Peki forumdaşlar, sizce Ziya Paşa bugünün dünyasında yaşasa ne olurdu?
Bir podcast açar mıydı, yoksa hâlâ “Ey teknolojinin yüce kudreti!” diye kaside mi yazardı?
Hadi bakalım, söz sizde:
Yorumlara bekliyorum — ama dikkat edin, Ziya Paşa okuyor olabilir!
Selam sevgili forum ahalisi,
Bugün çayınızı elinize alın, rahat bir yere oturun, çünkü size hem edebiyat kokan hem de bolca kahkaha içeren bir konu getirdim: Ziya Paşa yenilikçi mi?
Ama durun hemen ciddi bir tonda “Evet efendim, Tanzimat döneminde bilmem ne” diye girmeyin. Bu başlık öyle bir başlık ki, Ziya Paşa’yı bile kendi mezarında “beni buna da karıştırdılar” dedirtebilir!
---
Bir Adam Düşünün: Ne Klasik, Ne Tam Modern
Ziya Paşa dediğin adam, tam bir “arada kalmışlar kulübü” üyesidir.
Bir yandan elinde Divan edebiyatının ağır kokulu gazelleri, bir yandan cebinde Avrupa’dan ithal fikirler.
Yani Ziya Paşa’yı anlatmak, hem Osmanlıca hem İngilizce konuşan bir arkadaşını tarif etmek gibidir.
Adam bir bakıyor eskiyi savunuyor, bir bakıyor yeniyi övüyor…
Forumdaşlar, tam “bir gün böyle, bir gün öyle” modeli!
Bence Ziya Paşa, o dönem sosyal medyada olsaydı şu tür bir paylaşım yapardı:
> “Arkadaşlar, eskiyi de severim ama yeniliğe de kapalı değilim.
> Fakat bazen yeni şeyler çok hızlı geliyor, ben daha Divan’ı sindiremedim!”
---
Kadınlar, Erkekler ve Ziya Paşa’nın Dramı
Şimdi biraz mizah katalım.
Erkeklerin stratejik, çözüm odaklı yaklaşımlarıyla kadınların empatik, ilişki odaklı yaklaşımlarını Ziya Paşa’ya uygulasak… Ortaya şu tablo çıkar:
Bir gün Paşa yazı masasının başında, kafası karışık. “Eski mi iyi, yeni mi?” diye düşünürken içeri eşi giriyor:
“Ziya, gene mi düşünüyorsun? Duygularını biraz dinlesene.”
Ziya Paşa kaşlarını kaldırıyor: “Hanım, bu mesele duygu değil, strateji meselesi! Eskiyi tamamen bırakmak riskli, ama yeniliğe temkinli yaklaşmak da akıllıca!”
Eşi gözlerini devirmekte gecikmez:
“Sen hep strateji, hep mantık diyorsun. Şu yeniliğe biraz kalpten bak, belki güzeldir.”
Ziya Paşa iç geçirir: “Kalpten baktım hanım, ama bu Fransız romanları fazla karmaşık. Bizim gazel gibi değil!”
İşte o an anlıyoruz: Ziya Paşa’nın asıl dramı, sadece Doğu ile Batı arasında değil, mantıkla duygu arasında da sıkışmış olması.
---
Yenilikçilik Testi: Ziya Paşa Sınavda Kaç Alırdı?
Bir düşünün: Eğer “yenilikçi misiniz?” testi o dönemde yapılsaydı, Ziya Paşa’nın sonuç ekranında şöyle yazardı:
> Sonuç: %67 yenilikçi, %33 kararsız.
> “Tebrikler! Gelenekle modernliği harmanlayan bir kişiliğe sahipsiniz. Ama bazen fazla düşünüyorsunuz!”
Mesela Namık Kemal o testi çözerdi, tam puanla “aşırı yenilikçi” çıkar, hemen tweet atardı:
> “Vatan! Millet! Yenilik!”
Şinasi desen, “Ben zaten modernliğin babasıyım” derdi.
Ama Ziya Paşa?
O, muhtemelen sonucu görünce “Yahu bu test de batı icadı zaten!” diye kızardı.
---
Ziya Paşa Günümüz Ofisinde Olsa Ne Olurdu?
Gelin bir hayal kuralım:
Ziya Paşa bugünün ofisinde, beyaz gömleğiyle bir köşede oturuyor.
Ekip arkadaşları diyor ki:
“Ziya abi, artık her şeyi yapay zekâyla yazıyoruz.”
Ziya Paşa kaşlarını çatar: “Yapay mı? Ben doğal Paşa’yım evladım, bana yapay olmaz.”
Toplantıda “Yeni nesil şiir anlayışı” konuşuluyor.
Herkes serbest ölçüden, minimalizmden bahsediyor.
Paşa ise defterinden bir beyt okuyor, herkesin kafası karışıyor.
Bir kadın meslektaşı nazikçe diyor: “Ama Ziya Bey, siz biraz fazla geleneksel kalmadınız mı?”
Paşa stratejik bir edayla cevap verir:
“Evladım, kökünü bilmeyen dal olur mu?”
Herkes susar. Çünkü Ziya Paşa hem eskiyi savunur hem yeniyi kucaklar; ama neyi tam kucakladığını kimse çözemez!
---
Forum Tartışması Başlasın: Yenilikçilik mi, Deneyim mi?
Sevgili forumdaşlar, şimdi size soruyorum:
Ziya Paşa yenilikçi mi, yoksa sadece kafası karışık bir şair mi?
Bazılarınız diyecek ki, “Adam Avrupa’ya gitti, yenilikleri getirdi, elbette yenilikçi!”
Ama bazıları da “O kadar yenilikçiyse niye hâlâ kasideler yazdı?” diyecek.
Belki de mesele yenilik ya da gelenek değil.
Belki mesele, her iki tarafı da anlamaya çalışmak.
Tıpkı bugün bizim teknolojiye bir yandan bayılıp, diğer yandan “ah o eski günler” dememiz gibi.
---
Kadın Forumdaşların Yorumu: Kalpten Yenilikçilik
Kadın forumdaşlarımız eminim şöyle yazacak:
> “Bence Ziya Paşa duygusal bir yenilikçiydi. Gelenekten kopamadı çünkü onunla bağ kurmuştu. Yeniyi sevdi ama eskiyi de bırakmak istemedi. Yani tıpkı bir ilişki gibi!”
Gerçekten de Ziya Paşa’nın yeniliğe yaklaşımı, biraz eski sevgiliye mektup yazmak gibi:
“Sevgili gelenek, seni bırakıyorum… ama aklım hep sende!”
---
Erkek Forumdaşların Yorumu: Stratejik Yenilikçilik
Erkek forumdaşlarımızdan biri çıkacak ve şöyle yazacak eminim:
> “Arkadaşlar, adam taktik yaptı. Bir yandan eskiyi savundu, bir yandan yeniyi gözlemledi. Böylece iki tarafı da memnun etti. Stratejik deha!”
Yani erkek forumdaşlara göre Ziya Paşa, Tanzimat’ın satranç ustasıydı.
Hamlesini erken yapmaz, yeniliğe direkt dalmaz, önce rakibin niyetini ölçerdi.
Kısacası, Paşa tam bir “bekle-gör” politikası yürütürdü!
---
Sonuç: Ziya Paşa, Edebiyatın İsviçre’si
Evet dostlar, uzun lafın kısası:
Ziya Paşa ne tam yenilikçiydi, ne de tamamen gelenekçi.
O, tıpkı İsviçre gibi tarafsızdı!
Bir elinde gazel, diğer elinde Avrupa fikri; bir gözü geçmişte, diğeri gelecekte.
Ama belki de bu dengeyi kurabilmesi, onun asıl yeniliğiydi.
Çünkü her çağda, iki uç arasında denge kurabilen insanlar, gerçekte en modern olanlardır.
---
Peki forumdaşlar, sizce Ziya Paşa bugünün dünyasında yaşasa ne olurdu?
Bir podcast açar mıydı, yoksa hâlâ “Ey teknolojinin yüce kudreti!” diye kaside mi yazardı?
Hadi bakalım, söz sizde:
Yorumlara bekliyorum — ama dikkat edin, Ziya Paşa okuyor olabilir!