y2, y1, x2, x1 neyin formülü ?

Kadir

New member
[color=]“Y2, Y1, X2, X1: Sayılardan Sosyal Yapılara Bir Bakış”[/color]

Bir denklem tahtasında “(y2 - y1) / (x2 - x1)” yazdığınızı düşünün. Matematikte bu, iki nokta arasındaki eğimi bulma formülüdür: bir şeyin nasıl değiştiğini, hangi yönde ilerlediğini gösterir. Ancak bu basit formül, sadece çizgilerin değil, toplumların da eğimini, yönünü anlatabilir. Çünkü değişim —ister koordinat düzleminde ister insan hayatında olsun— her zaman bir ilişki meselesidir: kim, nerede, ne kadar yukarıda ya da aşağıda?

[color=]Toplumsal Eğim: Fırsatların Koordinat Sistemi[/color]

Y2, Y1, X2, X1 formülündeki farklar, bir anlamda bireylerin sosyal hareketliliğini temsil eder. Y2–Y1 farkı, “son durum” ile “başlangıç noktası” arasındaki mesafedir. Ancak bu mesafe, herkes için aynı hızda kat edilemez. Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf; birer değişken değil, formülün eğimini belirleyen gizli katsayılardır.

Araştırmalar gösteriyor ki kadınlar hâlâ aynı başlangıç noktasından yola çıksalar bile, erkeklerle aynı eğime sahip olamıyorlar. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre, küresel düzeyde ekonomik katılım ve fırsat eşitliği endeksi %60’ın altında seyrediyor. Bu, “x” ekseninde eşit bir ilerleme olsa bile “y” ekseninde farklı sonuçlara ulaşıldığı anlamına geliyor. Kadınlar, sınırlı erişim, görünmez engeller ve kalıplaşmış roller nedeniyle “y2”ye ulaşmakta daha dik bir yokuşla karşılaşıyorlar.

[color=]Irk ve Sınıf: Eğimin Gizli Katsayıları[/color]

Irk ve sınıf faktörleri, toplumun “koordinat sisteminde” bireylerin nereden başladığını belirliyor. ABD’de yapılan sosyolojik araştırmalar, siyahî kadınların beyaz erkeklerle aynı eğitimi aldıklarında dahi, gelir ve statü açısından geride kaldıklarını ortaya koyuyor. Bu, sadece bireysel çabanın değil, sistematik bariyerlerin de bir sonucu.

Pierre Bourdieu’nün “sosyal sermaye” kavramı burada açıklayıcıdır. İnsanlar sadece bilgi ya da yetenekle değil, aynı zamanda ait oldukları sosyal ağlarla da hareket ederler. Dolayısıyla x2–x1 arasındaki “ilerleme” bir bireyin çabasına bağlıymış gibi görünse de, aslında toplumun yapısal adaletine dayanır. Alt sınıflardan gelen bireyler için eğim daha dik, yol daha engebelidir.

[color=]Toplumsal Normlar: Görünmeyen Denklem[/color]

Toplumsal normlar, bu formülün görünmeyen sabitidir. Birçok toplumda erkeklik, başarı ve rasyonellikle özdeşleştirilirken; kadınlık, duygusallık ve bakım emeğiyle tanımlanır. Bu normlar, eğrinin yönünü belirler. Kadınlar bir işte yükseldiklerinde, toplumun “y ekseni” üzerinde fazla yukarı çıktıkları düşünüldüğünde dirençle karşılaşabilirler. Bu, “cam tavan” metaforunun ötesinde, adeta görünmez bir formül hatasıdır: Denklemin içinde olmalarına rağmen sonucu değiştirme hakları yoktur.

Bu noktada, erkeklerin rolü yalnızca bu eğriden faydalanmak değil, formülün yapısını dönüştürmektir. Çözüm odaklı yaklaşımlar, erkeklerin ayrıcalıklarını fark edip bunları dayanışma aracına dönüştürmesini gerektirir. Finlandiya ve İzlanda gibi ülkelerde erkeklerin ebeveyn izni kullanım oranlarının artması, toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden dengelenmesinde önemli bir örnektir. Bu, formülün eğimini herkes için daha adil hale getirir.

[color=]Deneyimler Üzerinden: Gerçek Hayatın Koordinatları[/color]

Kendi çevremde, aynı üniversiteden mezun olmuş iki arkadaşımın hikâyesi bu formülün sosyal boyutunu çok net gösterdi. Biri, büyükşehirde doğmuş, ailesiyle güçlü bağlantılara sahipti; diğeri ise kırsal bir bölgede büyümüş, ilk kuşak üniversite mezunuydu. Her ikisi de aynı “x1”den başladı, ancak “x2”ye ulaşırken yolları farklıydı. Şehirdeki bağlantılar, görünmez köprüler kurdu; kırsaldaki arkadaşım ise yıllarca daha fazla çabaladı. Y2–Y1 farkı yalnızca yetenekle değil, sistematik ayrıcalıklarla da şekillendi.

Sosyal bilimlerde buna “interseksiyonalite” (kesişimsellik) denir. Kimberlé Crenshaw’ın geliştirdiği bu kavram, cinsiyet, ırk ve sınıfın kesişiminde insanların farklı biçimlerde baskı veya ayrıcalık yaşadığını vurgular. Bu yüzden “kadın” ya da “erkek” deneyimi tek bir çizgi değildir; her bir birey, kendi sosyal koordinatlarında farklı bir eğime sahiptir.

[color=]Empati ve Sorumluluk: Eğimleri Düzleştirmek[/color]

Kadınların yaşadığı yapısal engeller karşısında empati göstermek, sadece duygusal bir tepki değil, toplumsal bir sorumluluktur. Bu empati, “senin y2’ye ulaşman neden daha zor?” sorusunu samimiyetle sormayı gerektirir. Erkekler içinse çözüm odaklılık, sistemin bu adaletsizliklerini görmezden gelmeden, kendi konumlarını yeniden değerlendirmeyi içerir. Bu yaklaşım, kimseyi suçlamadan ama herkesin sorumluluğunu hatırlatarak denklemi yeniden kurmayı mümkün kılar.

Çeşitlilik eğitimleri, kapsayıcı iş politikaları ve cinsiyet eşitliği kampanyaları, bu yeniden yapılanmanın araçlarıdır. Ancak gerçek değişim, toplumsal eğimin bireysel farkındalıkla birleştiği noktada başlar. Herkes kendi koordinatında küçük bir fark yaratabilir.

[color=]Tartışma İçin Sorular[/color]

- Sizce toplumun “eğim formülü” kimin için daha dik?

- Bir birey, kendi ayrıcalığını fark ettiğinde bu farkındalık nasıl kolektif bir dönüşüme dönüşebilir?

- Eğitim, medya ve politika gibi alanlar bu denklemin katsayılarını nasıl etkiliyor?

[color=]Sonuç: Yeni Bir Denklem Mümkün mü?[/color]

“(y2 - y1) / (x2 - x1)” sadece bir matematik formülü değil; değişim hızının, adaletin ve fırsat eşitliğinin sembolüdür. Eğer toplumun eğimi bazıları için sürekli yukarı, bazıları için hep aşağı yönlüyse, o denklem adil değildir. Gerçek adalet, herkesin kendi “x2”sine eşit güçle ulaşabildiği bir sistem kurmakla mümkündür.

Belki de asıl soru şu: Toplumun eğimini kim belirliyor — biz mi, yoksa bizden önce yazılmış bir formül mü?
 
Üst